1826'da kapıkulu askeri ve eyalet askeri kaldırılınca, Devlet-i Aliyye yirmi yıl kadar ordusuz yaşadı. Redif kıt'aları ve teşkil edilmekte olan yeni ordunun talimiyle uğraşıldı. Nihayet Kırım Savaşı sebebiyle bu durum sonlandı.
Bazılarına göre Türkiye, İngiliz kruvazörü Agamemnon'un güvertesinde utanç verici bir muahede" imzalamıştı. Fritz Rössler'e göre de, bu mütareke ile Türkiye'nin yıkılışı imzalanmış oluyordu. "Yıldırım Orduları Grubu Kumandanı Mustafa Kemal Paşa'ya göre ise "Devlet-i Aliyye-i Osmaniye bu mütareke ile kendisini kayıtsız ve şartsız düşmanlara teslim etmeye razı olmuştu.
Köprülüler iktidara gelmeden önce yıllık açık 121 milyon akça iken, Köprülüler döneminde giderler büyük artışlar gösterdiği halde ( 1666'da 681 milyon akça ) açık 17 milyon akçaya düşmüştür.
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür yayınlarıKitabı okuyor
Altı asır boyunca Kafkaslardan Rumeli'ye, Kırım'dan Kuzey Afrika'ya, Anadolu'dan Arabistan'a uzanan muazzam bir coğrafyada, "kökleri yerde, dalları gökte" büyük bir medeniyet kuran Devlet-i Aliyye-i Osmaniye
Devlet-i Aliyye'nin başlangıcından bu tarihe kadar Osmanlı Sultanlarının her biri, taç ve tahtta şeref verdiler. Dünyada birbiri ardından bu kadar kudretli hükümdarlar gelmemiştir.
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem, Osmanlı Devleti'nin yükselişini 17. yüzyıla kadar olan siyasal tarihi ve toplum, ekonomi gibi konuları ele alarak iki bölüme ayrılmış bir kitap. Tarih meraklıları için önemli bir kaynak olmasına rağmen, tarihle arası pek olmayanlar için yoğun bilgi içeriği zorlayıcı olabilir. Ancak, genel tarih anlayışını geliştirmek isteyen herkesin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Kitap, notlar alıp araştırmalar yapmak için sık sık durup dikkatinizi dağıtabilecek nitelikte.
Çokça tavsiye ederim. Halil hocammm <33
Mülk-ü Osmani'nin 7. Sultanı, Konstantiniyye'yi Fetheden Kayser-i Rum, Ebu'l Feth, Şanlı Sultan, II. Mehmed Han Hazretleri.
İmparatorluğu'nun gerçek kurucusu olan Fatih Sultan Mehmed Han döneminde Devlet-i Aliyye bir dünya gücü hâline geldi. Fatih’in hükümdarlık dönemi tarihçilikten edebiyata, mimariden medrese eğitimine,
"Avrupalılar; Osmanlılar'a 'Türk', Devlet-i Aliyye'ye 'Türk İmparatorluğu', ülkesine 'Türkiye', hükümdarına da Gran Turco, yani 'Büyük Türk' dediler.
Avrupalı Hristiyanlar'ın kafasında Türk=Müslüman=Doğu aynı manayı ifade ederdi."